26 Ekim 2010 Salı

Cebir ilk defa ne zaman ve ilk kim tarafından kullanıldı


Cebire neden ihtiyaç duyulur? – Cebir ismi nerden gelir-Cebir ilk defa ne zaman kullanıldı
Cebir ismi Arap kökenli İslam Alimi El Cabir Bin Hayyam’ın isminden gelir. Bu alim cebirsel ifadeleri, denklemleri bulan ve ilk kullanan bilgindir. Daha sonra cebiri kullanan ve geliştirenler de İslam bilginleridir. Zaten ingilizce’de de cebirin karşılığı Algebra’dır! Algebra, El Cabir’den gelen bir isimdir.
CEBİR:Cebir yapı, bağlantı ve miktar üzerine uğraşan bir matematik dalıdır. Bilinmeyen değerlerin, işaret ve harflerle sembolize edilerek kurulan denklemlerle bulunması (ya da bilinmeyenlerin arasındaki bağlantının bulunması) esasına dayanır. Cebir temellerini El Harezmi’den alır. Cebir adı Harezmi’ nin “El’Kitab’ül-Muhtasar fi Hısab’il – Cebri ve’l-Mukabele” adlı eserinden gelmektedir. Bu eser aynı zamanda doğu ve batının ilk müstakil cebir kitabı olma özelliğini taşımaktadır. El Harezmi’den bu yana cebir çok değişmiştir.matematiğin bir koludur.
cebir kelimesi, turk matematikci harizmi’nin ‘kitab-ul cebr ve mukabele’ isimli eserinin isminin avrupalilarca kisaltilip benimsemesi sonucu dogmustur. arapça kökenli “al jabr” kelimesi, zorlama, ayrık parçaların birleştirilmesi gibi anlamlara gelmektedir.
bir bilim dali olarak cebir ilminin dogusu esasen dini kaynaklidir. ozellikle, ıslam’da veraset hesaplarinda kesirli hesaplar onemli yer tutar. ornegin, kuran-i kerim hukumlerine gore, bir sahsin mirasindan annesine altida bir hisse vardir. cesitli sartlar altinda farklilasan ve guclesen hesaplamalara harizmi tarafindan bir duzen getirilmistir. o zamana kadar bilinen dogrusal denklemler yaninda, ikinci dereceden denklemler, bunlarin koklerinin var olup olmamasi gibi konular mezkur kitapta incelenmistir. bugun lise matematigi seviyesinde ogrenilen bu hesaplamalar, ilk defa harizmi tarafindan gelistirilmis ve cebir’in temellerini olusturmustur.
Kaynak: http://www.hayta.net


cebir, bilinmeyen cokluklarin, matematik sembolleri ile formule edilerek kurulan denklikler yardimi ile ifadesi ve bu denkliklerin cozulmesini konu alir.
Cebir bilim dalı, aritmetiğin soyutlanmasıyla cebir doğmuştur. Cebir bilim dalı, aritmetiğin çözemediği pek çok problemi çözebilmektedir.
cebirin bulucusu mezopotamyalılardır. daha m.ö. 2000′li yıllarda matematik bilgisine sahip olup, çarpma ve ters sayı cetvellerinden başka kare, karekök, küp ve küp kök cetvellerini kullanıyorlar, bileşik faiz hesaplarını yapabiliyorlardı. pi sayısını bulmuşlar ve 3.125 olarak uygulamışlardır. hesaplarında iki tabanlı logaritma kullanıyorlardı. mezopotamyalılar, klâsik matematiğin esaslarını m.ö. 700-600′lü yıllarda yaşayan yunanlı pisagor ve tales’den 1400 yıl önce biliyorlardı.
CEBİRİN TARİHİ -

BİZANS'TA CEBİR
Bazı kaynaklar, Bizans'ta ileri bir matematiğin varlığı hakkında geniş bilgi verirler. Ortalama 1000
yıllık hayatı olan Bizans'in, matematik tarihinde, Eski Yunan matematiğini, ilerletip geliştirmesi bakımından, pek parlak bir duruma sahip değildi. Bu devir matematikçileri olarak belirtilen ve aynı zamanda Nikomedya (İzmit) rahibi olan Masimus Planudes (İzmit 1260 - İstanbul 1310), Dio-fantos' un birinci ve ikinci kitaplarına dair sadece tefsir yazabilmiştir. M. Planudes'in en çok bah-sedilen eseri, 1300 yılında yazdığı Hint Hesabı'dır. Planudes; bu eserinde, karekök alma kuralı-nı, Diafantos'un eserini esas almak suretiyle Hint metodunu tatbik etmişti.
14. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, 15. yüzyılın ilk yarısına kadar (İstanbul'un fethi yıllarına ka-dar), Bizans matematiğinde bilim tarihinde isim bırakmış matematikçilere rastlanılmaz. Bu tarih-lerde, siyasal olaylar yüzünden, bilim ihmal edilmiştir. Bu tarihlerin ilginç bir olayı, İstanbul'da giz-li kalmış özel kişisel kitaplıkların dışında, elyazması ne kadar eser varsa İtalya'ya götürülmüştür. İstanbul'da el yazmalarına ait hiç bir eser bırakmamışlardır. Givanni Aurispa'nin (1369-1460) Bi-zans'tan Venedik'e 238 el yazması eser götürdüğü tarihi bir olay olarak bilinmektedir.
Bizans matematiğinin durumunu, ayrıntılarıyla incelemiş olan Hamit Dilgan Matematik Tarih ve Tekamülüne Bir Bakış adlı eserinde şöyle yazar : "Bizans'ta tam anlamıyla büyük matematikçi yetişmemiştir. Bir çoğunun eserleri (birkaçı müstesna) mütevazi ve basittir, Hatta bazılarının eser-lerindeki problemlerin, yazarları tarafından anlaşılamadığı seziliyor... Bütün bu hususlar, Eski
Yunan dehasının gerilemiş ve tükenmiş olduğuna canlı birer örnek teşkil eder. Şu kadar var ki,
Bizans matematiği, aynı devrelerdeki Roma matematiğinden çok daha ileri bir durumda olmakla beraber, Doğu İslam Dünyası Matematiğine nazaran çok geri kalmıştı.''
Kaynak: Fen Bilimleri Tarihi - Lütfi Göker

25 Ekim 2010 Pazartesi

                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                   Ebu                                                                                                                                                  Abdullah Muhammed bin El-Harezmi 780 yılında Özbekistan'ın Karizmi kentinde dünyaya gelmiştir. Horasan bölgesinde bulunan Harezm'de temel eğitimini alan Harezmi, gençliğinin ilk yıllarında Bağdat'taki ileri bilim atmosferinin varlığını öğrenir. İlmî konulara doyumsuz denilebilecek seviyedeki bir aşkla bağlı olan Harezmi ilmi konularda çalışma idealini gerçekleştirmek için Bağdat'a gelir ve yerleşir. Devrinde bilginleri himayesi ile meşhur olan Abbasi halifesi Mem'un Harezmi'deki ilim kabiliyetinden haberdar olunca onu kendisi tarafından Eski Mısır, Mezopotamya, Yunan ve Eski Hint medeniyetlerine ait eserlerle zenginleştirilmiş Bağdat Saray Kütüphanesi'nin idaresinde görevlendirilir
Cebir Hangi Bilimlerde Kullanılır

Cebir, matematiğin temelidir. Matematikteki denklemleri, eşitlik ve eşitsizlikleri, sayı özelliklerini içine alır. Bu bakımdan cebir, Fen Bilimleri ve Mühendislikte yoğun olarak kullanılır ancak son yıllarda sosyal bilimlerde de istatistiksel çalışmalarda kullanılmaktadır! Yani özetle cebir mantığın temeli, mantık da bütün bilimlerin temelidir!
Cebir’e neden ihtiyaç duyulduğu?
Cebir
yapı, bağlantı ve miktar üzerine uğraşan bir matematik dalıdır. Bilinmeyen değerlerin, işaret ve harflerle sembolize edilerek kurulan denklemlerle bulunması (yada bilinmeyenlerin arasındaki bağlantının bulunması) esasına dayanır. Cebir temellerini El Harezmi’den alır. Cebir ardı Harezmi’nin “El’Kitab’ül-Muhtasar fi Hısab’il - Cebri ve’l-Mukabele” adlı eserinden gelmektedir. Bu eser aynı zamanda doğu ve batının ilk cebir kitabı olma özelliğini taşımaktadır. El Harezmi’den bu yana cebir çok değişmiştir. Cebir bilim dalı, aritmetiğin çözemediği pek çok problemi çözebilmektedir.